Geri

Türklerin İngilizce İle İmtihanı 2

Bu ülkedeki dil programlarına hayatlarının her aşamasında tekrar tekrar katılan bu ülke halkı acaba kendisine şu soruları bazen sorabiliyor mu?

1. Neden her seferinde soru sorarak ve tanışarak kursa başlayıp aylarca tanıştıktan sonra tanışmaktan bıkıp bıraktığımda, yeniden başka bir yere başladığımda ve bu olay her tekrarlandığında anlayamama rağmen beni hep aynı yerden başlatıyorlar?
2. Bu ülkedeki İngilizce kurslarında İstanbul’a gitmiştim demek için 1 ile 1.5 sene arasında zaman geçmesi gerekiyor ben her seferinde aylarca gitmeme rağmen bir türlü İstanbul’a gitmiştim diyemeden bırakmak zorunda kalıyorum. Peki neden?
3. Zamanlar yeni tense kavramı İngilizcede yapısal olarak %16’lık yer kaplamasına rağmen neden bu ülkede yıllarca kursa gidenler kaç zaman var deyince fikir birliği oluşturamadan saatlerce açık artırma veya eksiltme usulü aralarında kaç zaman var mezatı yaparlar?
4.Bu ülke vatandaşına göre günlük dil nedir acaba? Gazetelerden alınmış olan örneğin;
“Mali yaptırımların halk üzerindeki önemli etkileri hakkında veya buğday rekoltesindeki azalmalar hakkında bu bakanın görüşleri” veya “mavi marmara olayıyla ilgili türk yetkililerin görüşleri hakkında” veya “şike soruşturmasıyla ilgili başbakanın görüşleri hakkındaki yorumlar” vs vs şeklindeki ifadeler günlük dil değil midir? Günlük dil demek 5 dakika tanışmak mı demektir? Bu kadar mı kısır bu kadar mı banal hale gelmiştir bu iş?

5.Bazı bu ülke vatandaşları sadece ambalaja kıymet veren asla içeriği göremeyen görüş mihenklerini hayatın sadece dil çalışmaları aşamalarında değil, her yerde özensizce göstermektedir. Bu ülkede gezerken bir gün bir tavuk döneri yapan dükkan önünde gelen bir müşterinin satıcıyı yarım saat “Bu tavuklar İslami usüllere göre mi yoksa bunun dışında mı işleme tabi tutuluyor?” diyerek ağlayacak hale getirdiğini görünce adama şu soruları sordum:
a.Arabanız var mı? dedim var dedi. Toyotası varmış. Peki dedim Toyotayı yapan millet, eğer olaya dini açıdan bakıyorsak, putperest Asya ülkesi insanı değil midir? Doğru dedi.
b.Peki dedim şu üzerinde bilmem ne marka Amerikan kotu ve İsviçre saati gusül abdestinin ne olduğunu bilmeyen Hristiyanın elinden çıkma değil mi? Evet dedi.

c.Peki dedim şu anda yediğimiz sebzenin tamamına yakını meyvanın yarısından fazlası israil tohumundan oluşmuş bitkilerden elde edilen ürünler değil mi yani yahudi ürünü? Evet dedi.
d.Liste uzun ama kullandığın aspirin ve antibiyotik vs ilaçların hammaddelerini yapan firmada çalışan ve üretim bandının düğmesine basan hristiyan yahudi veya dinsiz veya putperest vs insanlar gusül abdesti almadan bunları üretiyor öyle değil mi? Evet dedi.
Peki canım kardeşim bu ülkede soluduğun havadan başka hiçbir şeyin İslami olmadığı bu kadar aşikarken neden kendi milletine bu kadar zulmediyorsun, önce aynaya bak demek yanlış mıdır? Ayrıca artık dünyada ırk milliyet cins din ayrımcılığı bu kadar ayıp sayılırken neden bu ülkede bunlar hala aşılmamıştır. Bu ülkede seri üretim yapan hangi kümes hayvanı üreticisi her tavuğun başına bir din adamı dikmektedir. Lütfen.

Adında English kelimesi geçen yerlerde aylarca sürünüp sorgu sual etmeden biat edip kayıt yaptıranlar sonra istedikleri olmayınca yıllarca dolaştıktan sonra gerçekten bu işe yıllarını vermiş ve beynimizin düşünce sistemine paralel bir müfredatı veren bir kuruma gittiklerinde saçma sapan sorularıyla neden insanların zamanını çalmaktadırlar? Bence önce adında Türkçe kelimeler olan yerlerde soluğu almadan önce saçma sorularını adında English yazan yerlerde bitirip tükettikten sonra iyice arındıktan sonra bu işe kendini adayanlara gitseler daha iyi olur.

Mustafa Özay