Bu müfredatın temeli CÜMLE kurmaya dayanmaktadır. Bir dilde amaç CÜMLE kurmaktır. Kafanızda oluşturduğunuz bir CÜMLEYİ konuşurken yada yazarken ya da okuduğunuz bir CÜMLEYİ yada karşınızda konuşan birinin kurduğu CÜMLEYİ anlarken yapılan tüm işlemlerin temeli CÜMLEdir. Yani CÜMLE kurmayı bilen biri konuşur, okur, anlar ve yazar.
Gireceğiniz herhangi bir dil sınavında sizden istenen kurulu bir CÜMLEyi anlamaktır. Bir yabancı ile sohbet ettiğinizde anlaşabilmeniz için yapacağınız şey kurduğu CÜMLEleri anlamak ve aklınızda oluşturduğunuz bir CÜMLEyi Türkçeden İngilizceye çevirip konuşmaktır.
Çok kelime biliyor olabilirsiniz ama cümle kuramazsınız. Bu müfredat ilk saatten son saate kadar temelden en ileri düzey dahil CÜMLE nasıl kurulur bunu öğretmektedir. Cümle kurabilen dil ile ilgili her şeyi çok rahat yapabileceği için farklı kurslara gerek yoktur.
Yazma kursu, konuşma kursu, sınav kursu, iş İngilizcesi kursu gibi..
Bu ayrımlar insanların parasını daha fazla alabilmek için uydurulan saçmalıklardır.
Türkiye'de verilen dil eğitiminde dilin asıl amacı olan "cümle kurmak" öğretilmiyor. Oysa bir dilde amaç cümle kurmaktır.
Bir Türk veya bir Japon veya bir Alman veya bir Fransız veya bir Zimbabveli asla İngilizce düşünemez. İngilizce düşünenler sadece İngiliz Amerikalı Avustralyalı onların da İngiliz kökenli olanları İrlandalılar vs yani İngilizceyi ana dili olarak benimsemiş kişilerdir. Bir Türk karşısına bir yabancı geldiği zaman “İngilizce düşüneyim aman aklıma her şey İngilizce gelsin” diye beklediği için dünyada sadece bize özgü söylemler ortaya çıkmıştır. "Anlıyorum ama konuşamıyorum gibi."
Birtakım yerlerde hatta her yerde boşluk doldurarak dil öğretilmeye çalışılıyor. Karşınıza bir yabancı gelse size şunu mu diyecek “bak ben bir cümle kuracağım bazı yerleri boş bırakacağım doldurursan anlaşırız”. Veya karşınıza bir Amerikalı gelse öyle mi diyeceksiniz?
Bir dilde mesaj aktarımı olarak 4 düzey vardır. Konuşma okuma anlama ve yazma yani anlama hepsinin içindedir ama buradaki anlama spesifik olarak ayrıntıda bahsettiğimiz konuşulanı anlama düzeyi olarak anlamadır. Pe ki biri çıksa ve size dese ki İngilizcede sadece 3 farklı CÜMLE YAPISI vardır ve ne tesadüftür ki Türkçede de sadece 3 farklı cümle yapısı vardır. Yani karşınıza kim gelirse gelsin konuşma okuma anlama ve yazma düzeylerinde ne söylerse söylesin sadece 3 farklı cümle yapısına plasedir. Yani 3 cümle yapısındadır ve siz karşınızdakine ne kurarsanız kurun kafanızda oluşturduğunuz fikir veya düşüncenin hem kendi dilinizdeki hem İngilizcedeki cümle yapıları karşılıklı aynı ve sadece 3 cümle yapısına plasedir. Ne matematiksel ne de linguistik yani dilbilimsel olarak iki dilde de dördüncü bir cümle yapısı yoktur ve olmayacaktır.
Girdiğiniz bir ortam düşünün bir sürü yabancının olduğu bir seminer konferans salonu veya kafeterya vs size gelebilecek ne kadar kısa veya uzun olursa olsun her cümle sadece 3 cümle yapısına plase veya sizin karşıya kurduğunuz ne kadar kısa veya uzun olursa olsun cümle yine 3 cümle yapısında kuruluyor. Bundan daha büyük kolaylık var mıdır?
İngilizcede bunun dışında 20 tane altyapısal özellik var ki çoğu dünyada hiçbir kurum veya kuruluşta anlatılmıyor. Hiçbir kitapta açıklanmıyor. Fakat bir cümle kurarken başımızın belasıdır. Ve bunları öyle sistemli işleyip açıklayan bir müfredat düşünün ki size İngilizceye sıfırdan başlayıp 10 saat içinde 20 25 kelimelik cümleler kurduruyor.
Müfredatımız işte bu 3 cümle yapısı altında temelden en ileri düzey dahil olmak üzere bütün yapı ve altyapısal özellikleri 20 ye yakın ana bilim dalı ve branşta sürekli tekrarlı olarak taratarak en az 100.000 kelime ve terim altyapısıyla bir ağ gibi örerek İngilizceyi her şeyi ile bitiren bir müfredattır.
Gün geçtikçe İngilizce öğrenimine harcadığımız zaman ve para artıyor. Çünkü dünya İngilizce konuşmaya, yazmaya, şarkı söylemeye başladı. Doğal olarak da İngilizce öğrenmek için emek sarf edenlerin sayısı git gide artıyor. Buraya kadar bir sorun yok. Fakat işe nereden ve nasıl başlamak gerektiğine gelince kafalar burada karışmaya başlıyor.
DİL ÖĞRENMEK YETENEK İŞİ DEĞİLDİR. Zor olduğu herkesçe malumdur. Fakat imkansız değildir.
Bugün Türkiye’de var olan İngilizce eğitim sistemleri ticari bir mantıkla kuruldukları için İngilizce öğrenmek herkesin dünyasında ulaşılmaz bir zirve ya da bir kabus şeklini almıştır. İnsanlar ne kadar uzun süre kursa giderse o kadar fazla ödeme yapacağı bilen kurs yöneticileri aslında çok zaman almayacak, insanları saatlerce uğraştırmayacak bir mesele olan İngilizce eğitimini uzattıkça uzatmakta insanları kurslara bağımlı hale getirmektedirler.
Müfredatımızın tamamı 100 saatten oluşmaktadır. Bu 100 saatlik müfredat diğer İngilizce kurslarının bütün kurlarını ( BEGINNER, ELEMENTARY, PRE-INTERMEDIATE, INTERMEDIATE, UPPER INTERMEDIATE, ADVANCED ) kapsamaktadır.
Türkiye’deki bütün İngilizce eğitim sistemlerini yıkacak olan bu müfredat 35 yıllık tecrübe ile oluşturulmuş ve bugüne kadar 20.000’den fazla öğrenciye İngilizce öğretmiştir.
Kursumuzu diğer İngilizce kursları ile karşılaştırdığımızda ortaya çıkan manzara şu;
Mesela x kursuna gittiniz. Bu Kurs İngilizce eğitimini 6 kura bölmüş. 1 kur en az 100 saat. 1 kur hafta içi giderseniz yaklaşık 2 ay, hafta sonu giderseniz yaklaşık 4 ay sürmekte.
Birde anlatılan konu itibariyle bu kurun içeriğine bakalım;
1. kurda yani 100 saatlik dilimde öğrendiğiniz şeyler her kursta hemen hemen aynı.Günler, sayılar, aylar, harfler ve 100 saat süren bir tanışma bölümü. Kısacası ister x kursuna ister y kursuna gidin karşılaşacağınız tablo bu. Sizinde çok rahat göreceğiniz gibi eğitim vermekten çok ticari mantıkla kurulmuş müesseseler..
Bizim öğrencilerimize her zaman yaptığımız bir teklif var;
‘İstediğiniz kursa kayıt olun. 1 yıllık eğitim ücretinizi biz verelim.Hatta buna yol yemek gibi diğer bütün masraflarınızı da ekleyelim.Orada aldığınız 1 yıllık eğitimden sonra; Bizim,sıfırdan başlayan hiç İngilizce bilmeyen öğrencimize 20 saatlik eğitim sonunda yaptığımız sınavda sadece 20 saat eğitim görmüş bu öğrencimizle aynı başarıyı gösterebilirseniz sizin 1 yıllık eğitiminiz için verdiğimiz ücretin 2 katını size verelim.’
Hatta bazen bu teklifi biraz daha abartıyoruz ve şöyle diyoruz;
Hayatınız boyunca aldığınız İngilizce eğitimine karşı; Bizim sıfırdan başlayan hiç İngilizce bilmeyen, bizden sadece 20 saat eğitim almış öğrencimize 20 saatlik eğitim sonunda yaptığımız sınavda aynı başarıyı gösteren herkese kendisi ile birlikte 5 arkadaşına ücretsiz İngilizce eğitimi veriyoruz.
Biz yıllardır sistemimize güvendiğimizi dile getiriyoruz. Türkiye’de kabusa dönen İngilizce öğrenme sorununu, bizim sistemimizden başka hiçbir sistemin halledemeyeceğine inanıyoruz.
Ders saatleri konuya göre değişmektedir.
Konusuna göre 3 saat olan haftalar da vardır 1 buçuk saatte biten haftalar da.
Program 2 bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde 3 cümle yapısı bitirilmektedir.
İkinci kısım ileri düzey yapıların anlatıldığı kısımdır.
Programın kısalması ya da uzaması grubun performansına bağlıdır.
Haftada 4 sayfa toplamda 100 sayfa literatür analizi ilk sınavı geçtikten sonra yapılmaya başlanır.
Literatür ödevini aksatanlar yada yapmayanlar bu programdan çok fazla verim alamazlar.
Program dahilinde konulara göre sadece sınav yapılacak olan haftalar da vardır. Katılımcı bu sınavlara mazeretsiz katılmak zorundadır.
Haftada 4 sayfa literatür tarayamayanlar girecekleri herhangi bir dil sınavında ortalama 20 sayfalık bir kitapçığı okuyup anlayıp analiz edip çözemezler.
Emek olmadan bu iş olmaz.
Devam eden gruplardaki öğrencilerden ofisimize gelip bilgi alabilirsiniz.
Kursla ilgili bilgi almadan önce ‘ size kim tavsiye etti? Kimden bu kursu duydunuz? ‘ diye sorarsanız daha iyi olur.
Bu kurum reklamla değil tavsiye ile çalışır.
Geldiğinizde ultra lüks bir mekan beklemezseniz seviniriz. Ultra lüks mekan isteyenler için her sokak başında kurs mevcuttur.
Burası göze değil beyne hitap etmektedir.
Kursa kayıt olmadan önce mutlaka geçmişten gelen İngilizce bilginizi unutun. Mustafa Özay’ın sitedeki yazılarını mutlaka okuyun.
Konuşma pratiği yapılmaz. Cümle kurmayı biliyorsanız zaten konuşursunuz. Konuşamamanız için dilsiz olmanız gerekmektedir.
Dil evrenseldir. Yani bir dil ile ilgili soru sorarken öncelikle’ bu soruyu Türkçeye yani kendi ana dilime sorsam ne cevap alırım’ diye düşünmek gerektir.
Mesela Türkçede günlük dil nedir? Yada iş Türkçesi nedir? Yada çocuk Türkçesi? İleri düzey kelime? Pratik Türkçe? İş adamı Türkçesi? Ne kadar saçma olduğunu görüyorsunuz.
Piyasada var olan bu ayrımların sebebi ‘siz ne kadar çok kursa giderseniz o kadar para ödeyeceğiniz’ içindir.