Geri

Konuşamamak kader mi?

Ülkemizde İngilizce konusundaki en büyük sorun olan ama sadece ülkemizde en büyük sorun olan  İngilizce konuşamama sorununa analitik olarak bir daha bakalım ve bakmadan önce de dil mesaj  aktarım düzeyleri arasındaki karşılıklı kombinasyonel durumları bir daha ifade edelim:

  Bir dilde mesaj aktarımı olarak dört düzey vardır: konuşma, okuma, anlama(konuşulanı anlama yani dinleme) ve yazma.
 1-Anlıyorum ama konuşamıyorum
 2-Konuşuyorum ama yazamıyorum
 3-Yazıyorum ama okuyamıyorum
 4-Okuyorum ama anlayamıyorum
 5-Anlıyorum ama yazamıyorum
 6-Konuşuyorum ama okuyamıyorum
 7-Yazıyorum ama anlayamıyorum
 8-Okuyorum ama konuşamıyorum
 9-Anlıyorum ama okuyamıyorum
 10-Konuşuyorum ama anlayamıyorum
 11-Yazıyorum ama konuşamıyorum
 12-Okuyorum ama yazamıyorum
Şimdi bunlardan hangisi bilimsel olarak bir İNSANIN gerçekten yapamayacaklarıdır; fiziksel ve mental veya akli yeterliliğine göre bakalım.
 1 numaralı kombinasyon dudak dili okuyan konuşma engelli olmak gerekir.
 2 numaralı kombinasyon ellerinde bir engel veya sorun olmalıdır veya okuma yazması olmamalıdır.
 3 numaralı kombinasyon okumayı sevmeyen biri olmak veya okumaya karşı garezi olmak gerekir.
 4 numaralı kombinasyon işitme engelli veya aynı zamanda işitme ve görme engelli olmak ancak görme engellilerin alfabesini
 okumak gerekir(en zor durum).
 5 numaralı kombinasyon okuma yazması olmamak dili sadece konuşup anlayan olmak.
 6 numaralı kombinasyon 5 numarayla aynı özelliklerde olmak.
 7 numaralı kombinasyon işitme engelli olup dudak okuma işini de yapamamak.
 8 numaralı kombinasyon konuşma engelli olmak ama görme engelli olmamak(zor bir durum)
 9 numaralı kombinasyon 5 ve 6 ile aynı durumda olmak.
 10 numaralı kombinasyon işitme engelli olmak(çok zor bir durum duyduğuna cevap verememek) veya örneğin
 Fransızca dinleyip Almanca konuşmak gibi yani dinlediği dille konuştuğu dil iki farklı dil olması(saçma sapan bir şey işte)
 11 numaralı kombinasyon konuşma engelli olmak veya hayata küsmüş olmak
 12 numaralı kombinasyon ellerinde engel teşkil edecek bir sorun olması veya yazısı kötü olup çevresinden utanmak
 Bizim öğrencilerimiz içinde bir tane görme engelli olup o da çok güzel İngilizce konuşmaktadır. Diğer öğrencilerimiz
 Allaha(c.c) şükür konuşma konusunda hiçbir engeli olmayan sapasağlam insanlardır ve cümle kurmayı öğrendikleri için
 rahatça her akıllarına gelen fikri İngilizce cümle kurarak tabii ki müfredatta geldikleri ve gördükleri teorik
 kapsamında konuşarak kurmaktadırlar. Bir dil konuşma, okuma, anlama, yazma düzeylerinde aynı derecede bilinir. Ülkemizde
 sadece bize ait olan örneğin anlıyorum ama konuşamıyorum gibi absürd söylemler insanlarımızın fiziksel veya mental
 özürlerinden değil bazı hainlerin İngilizce düşün, kendini İngiliz gibi gör, Türkçe veya ana dilinde düşünme gibi
 kendilerinin bile yapamadıkları zirzopluklardan kaynaklanmaktadır. Bu ülkede Türkçe gibi İngilizceden daha zor bir dilde
 ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora yapıp tezler veren insanlarla yukarıdaki söylemlerle kafa bulmak kimsenin HADDİNE
 değildir.
 Geçen hafta bir şehrin üniversitesinde o okulun hocalarıyla seminer yaptık. Gittikleri güya hoca müsveddelerinden biri
 dil sınavlarında soru çözerken eğer bir soruyu çözemiyorsunuz en uzun şık doğru cevaptır onu işaretleyin demiş. Bir başkası
 en kısa şık doğrudur onu işaretleyin demiş. Okuduklarınıza inanabiliyor musunuz? Karşısında öncelikle insan olan daha sonra
 bilim adamı olan bir şahsiyet çıkıp bu insanlara soru çözme tekniği altında neler söylüyor. Hocalar bizimle resmen kafa buldular
 diyor; sorarım size doğru mu yanlış mı? Dil öğretiminin bu kadar ayağa düştüğü bir ortamda tabii biz çıkıp size cümle kurduracağız
 dilde kolay yol pratik yöntem yoktur dil dümdüzdür önemli olan size dili öğretecek olanın size cümle kurmayı öğretmesidir çünkü
 dilde önemli olan ancak cümle kuranın konuşup, okuyup, yazıp, anlayabileceğidir önemli olan verimli bir müfredatla dil öğretmektir
 deyince o ne yaaa diye bön bön bakıyorlar.
 Önemli olan haftada 15 saat kurs verip hiçbir şey vermemek değil verdiğiniz birim saat başına elde edilen çıktı verinin öğrenilen olarak yüzde kaç olduğudur. Haftada 3 saat ders verip 7 saat sonra insanlara hayatları boyunca aldıkları binlerce saat kursun sonunda kuramadıkları ifadeleri kurdurduğunuz zaman şok oluyorlar çünkü önceden çevrenize gösterin ve onlardan da kurmalarını istedikten sonra 7 saatte bunlar öğretilir mi diye sorun dediğimizde asla, kesinlikle bunlar öğretilemez sakın gitme seni dolandırırlar dediklerinde 7 saat sonra önlerine kurulduğu ispat edildiğinde mahçup olmaktadırlar.7 saatte bunları yaptıran müfredatın saat saat sonuna kadar hangi cümleleri kurdurduğunun örnekleri sitemizde vardır. İnsanlara sorduğunuzda İngilizceye sıfırdan başlayıp 10 saat sonra 20 kelimelik cümleler kuracağınıza inanır mısınız diye aldığınız cevap biz Türkçede bile o kadar uzun cümle kuramıyoruz oluyorsa gelinen nokta manidar değil midir?

 İnsanlardan her derse katılım istiyoruz. Çünkü her ders ve konu hem kendinden önceki hem kendinden sonraki ders ve konuyla bağlantılı, ders raporu istiyoruz. Çünkü bilimsel olarak insanda kısa ve uzun süreli hafıza vardır sadece derse girip tekrar etmeden beyin uzun süreli hafızaya almamaktadır ve en son da küçük sınavlar yapılmaktadır çünkü performans değerlemesi yapmadan bir sonraki konuya geçiş yapılmamalıdır. Bunları öncelikle kabul edip sonradan sınav var diye derse gelmeyenler üniversiteyi de mi böyle okumuşlardır peki nasıl bitirmişlerdir. Hmmm kopya müessesesi. Ben hayatımda hiçbir eğitim safhasında kopya çekmedim göğsümü gere gere de söylerim Allaha(c.c) şükür. Peki kaç kişi dürüstçe söyler bunu? Evveeet buna alışık olan adam tabii ki sıfırdan oluşturmaya dayalı sadece beyin faaliyeti isteyen bir işi kaytaracaktır. Biz yeni grup açmama pahasına varolan grupları bitirme çabasında olmamıza rağmen  süre uzayacak diye programı bırakanlar grubu da tehlikeye sokmaktadır. Tabii bunların hepsi dört yılda okul bitiren hiç uzatmayan dahiler olduğu için HAKLILAR.
 Neyse uzun lafın kısası konuşma engelli olmadığı halde ve bitkisel hayatta olmayıp beyni de çalıştığı ve beyin faaliyetleri devam ettiği halde hala konuşamıyorum diyenleri Allaha(c.c) havale ediyorum.

Mustafa Özay