Televizyonda yıllardır çıkan kölelik, kolonizm, serflik, esirlik konularıyla ilgili sinema filmleri ve dizilerde ve vizyondaki denen sinema filmlerinde gördüğüm durum, rol gereği köle veya esir konumundaki insanların tecrit edildikleri ve sonradan zor yoluyla sokuldukları ortamlarda kendi dilleri bir şekilde unutturularak geldikleri diyarın, ülkenin vs. dilinin zorla ve önceleri emirlerle sonradan ise basit bazı cümlecikleri anlamaları ve söylemeleri yoluyla kendilerine zorla öğretildiği ve işin sonunda yaptıkları işin gereği sadece verilen direktifleri anladıkları ve ona göre cevaplar verip konuştukları bir düzene şahit olmamız olmuştur. Şimdi gelelim bunu neden yazdığımıza; Ülkemizde benim yıllardır dikkatimi çeken şey örneğin İngilizcede 12 zaman var iken neden en az 3 sene kursa giden bir vatandaşın sadece 7 veya 8 ini bildiği ama toplamının da bu kadar olduğunu bilmesi durumudur.
Şimdi birileri çıkıp ne yapacaksın bu kadar zamanı Türkçede tüm zamanları kullanıyor muyuz gibi
cümleler sarf edip kendilerini yoracaklar ama o zaman da yukarıda ifade ettiğim ilk durumun doğruluğunu
onaylamış olacaklardır. Yıllardır 'tense ler Allah tense ler' deyip 3 yıl veya 5 yıl kursa gidip
bunların tamamını öğrenememek sonradan, bir dilde günlük 300-500 kelime yetiyormuş gibi cahilce
cümlelerin kurulduğu ortamlara da şahit olmamızı sağlıyor. Peki bu yeni söyleme bakalım. Hep duyup
ve belki de siz de söyleme gafletinde bulunmuşsunuzdur. Neden günde 300-500 kelime yeter dersiniz.
Kafanıza nereden peydah olmuş bir fikirdir bu? Ben Türkçe öğretmenimin asla böyle bir şey dediğini
hatırlamıyorum. Kimse de hatırlamıyordur. Peki o zaman bu söylemin kaynağı Türkçeyi öğrendiğimiz
yer değilse neresidir. Tabii ki güya İngilizceyi öğrendiğimiz yerlerdir. O zaman ilk paragrafta
sunduğumuz fikir bir destekle daha, postulat haline gelmektedir. Dünyada 600 ile 1000 kelime arasında
öğrenen köpek, kedi, papağan, maymun türleri varken bir insanın çıkıp 300-500 kelime bana yeter demesi
ancak kölelik jargonu değildir de nedir.
Peki konuşma, yazma, anlama, okuma süreçlerine bilimsel olarak bakalım; acaba gerçek ilim bu konuda
ne demiş, dili bilmek aslında bu düzeylerde neleri yaptırmaya kadir ki biz, bize verilen KÖLELERİN
DİLİYLE ne kadarını yapabiliyoruz:
KONUŞMA:
1-Türlü ortamlarda tanışma, ayrılış.
2-Ev sahiplerini/davet edeni selamlama, hoş-beş
3-Resmi/gayriresmi olarak tanıtma, başkalarını tanıştırma
4-Hoş sözler söyleme, böyle sözlere karşılık verme
5-Hoş sözleri anlama, yorumlama
6-İletişim amaçlarını ayırdetme.
7-Önceki karşılama/tanışmayı, geçmiş olayları anımsama
8-Konu açma
9-Açılan konuyu anlama
10-Yeniden düzenleme(reformulate)
11-Açımlama(paraphrase)
12-Verilen bilgiyi doğrulama, reddetme
13-Görüşmeyi sürdürme
14-Gelecekteki olayları öngörme/sezme/duyurma
15-Özetleme
16-Teşekkür etme ve memnunluk bildirme
17-Şikayet etme, yakınma
PEKİ KÖLE DİLİNE SAHİP OLANLAR ÜSTTE KAÇINCI SIRAYA KADAR GELEBİLİRLER?
OKUMA:
1-Genel konuyu, iletişimsel işlev veya amacı, sözcük öbeklerini, söylemsel
belirticileri ayırdetme.
2-Bağlamsal ipuçlarından anlam çıkarma.
3-Amaç dilin yapılarını kullanma, sözlük kullanma.
4-Gerçekleri bulma, anlama, görüşlerden ayırdetme, yanlış olandan ayırdetme, ana fikirleri çıkarma.
5-İlişkili fikirleri bağıntılama
6-Olaylar dizisini izleme
7-Anlam çıkarma
8-Tartışmayı izleme
9-Neden ve sonuç ilişkilerini ayırdetme
10-İçeriğe bakarak genelleme yapma
11-Ana noktaları özetleme ve değerlendirme, yazılı metinde ima edilenleri özetleme ve değerlendirme
12-Harita, çizim, tablo içindeki önemli ayrıntıları anlama
13-Bilgilerin güvenilirliğini belirlemek için değişik kaynakları kullanma
14-Teknik açıklamaları anlama
15-Güç durumlarda olası seçenekleri ayırdetme
16-Karmaşık, çelişkili düşünce ve görüşleri çözümleme ve değerlendirme.
17-Sonuç çıkarma
18-Özetleme
PEKİ KÖLELERİN DİLİNİ ÖĞRENENLER YUKARIDAKİLERDEN KAÇINI YAPABİLİR?
YAZMA:
1-Not alma, hatıra yazma; açılamalar, düzenlemeler, talimatlar, soruşturma ve dilekler
özür dileme ve neden bildirme.
2-Kişisel mektup yazma; davet yazısı, dilekler ve sorular, kabul ve red, düzenleme, özür dileme
ve neden bildirme, tebrik etme ve üzüntülerini bildirme, teşekkür etme, olumlu ve olumsuz duyguları
açıklama, genel kişisel mektuplar.
3-Telgraf, kişisel ilanlar ve talimat yazma; teleks, telgraf, kişisel ilan, talimat, işlemler,
yemek tarifi, emirler.
4-Betimleme yazma; insanları, endüstri binalar, konum ulaşımıyla yerleri, nesneleri, hayvanları,
havaalanı gibi yerlerdeki insan görünüşlerini bir yeri manzarayı alışkanlıklar ve koşulları
işlemleri.
5-Deneyimleri iletmek; olayları, öz yaşam üzerine bilgileri, öyküleme, konuşmaları.
6-Şirketlere ve yetkililere yazma; form doldurma, istek mektupları, başvuru mektupları, bilgi verme
talimat verme, şikayet mektupları, özür dileme ve neden açıklama mektupları
7-Gerçekleri, düşünceleri ve görüşleri sunmak; güdümlü paragraf yazımı, gazetelere mektuplar, özetleyici
raporlar, insanlar ve olanaklar üzerine kişisel ve gerçeklere dayalı raporlar.
PEKİ KÖLE DİLİNİ BİLENLER YUKARIDAKİLERDEN HANGİLERİNİ YAPABİLİR?
DUYDUĞUNU ANLAMA:
1-Genel konuyu, iletişimsel işlevi, amacı, fikirleri, destek görüşleri, ayrıntıları anlama
2-Bağlamsal ipuçlarından sözcük anlamı çıkarma
3-Sözcük öbeklerini tanıma
4-Söylem belirticilerini ayırdetme
5-Olası sonuçları tasarlama
6-Önemli ve değişik fikirleri çıkarma
7-Düşünceleri sınıflama
8-Görüş ve tutumu anlama
9-Önemli öğeleri ve düşünceleri onaylama, inceleme, değerlendirme, özetleme
10-Bellenecek özel bilgi ve düşünceleri çıkarma
11-Beklentileri ve olası sonuçları inceleme ve onaylama
PEKİ KÖLE DİLİNİ BİLENLER BUNLARIN KAÇINI YAPABİLİR.
TV de yıllar önce 13.savaşçı diye bir film vardı. Filmde, başrol oyuncusunun oynadığı karakter bir
şair ve kralı tarafından dilini bilmediği bir ülkeye elçi olarak gönderiliyor. Gittiği
ülkede de olağanüstü bir durum oluyor ve 12 savaşçıyla beraber bu da 13. kişi olarak bir göreve
gönderiliyor, ama orada herkes onunla dalga geçiyor ve bir gün yakılmış bir ateşin önünde
akşamdan sabaha kadar uyumayıp 12 kişinin ateş başı sohbetinden, mimik, hareket ve tavırlarından
yola çıkarak sabaha kadar bunların dilini öğreniyor. Peki hangimiz bu kadar zekiyiz, veya bu filim icabı
olay kadar bir zorlama ve güçsüzlük durumunda kalıp bu mucizeyi gerçekleştirebiliriz.
Amerika, İngiltere gibi gelişmiş batı ülkelerinde kendi elemanları, mensupları, istihbarat ve askeri
görevliler ve diğer vatandaşlarına yaptırdıkları çalışmalar sonucunda dünyanın her dilini
en fazla 8 ayda ve iyi bir şekilde öğrettiklerini(doğrudan okuma ve yazmayla) biliyor musunuz? Peki ülkemizde olan biten nedir?
ANLIYORUM AMA KONUŞAMIYORUM-İNGİLİZCE DÜŞÜNMEM GEREK GİBİ İKİ HAİNLİK SÖYLEMİ BU ÜLKEDE DİL ÖĞRENME
ÖNÜNDE ENGEL DEĞİLSE O ZAMAN NEDİR YILLARCA DİL KURSUNA GİDİP İKİ LAFI BİRARAYA GETİREMEMENİN SIRRI VEYA
DÜNYADA SONUNCU GELMENİN DİL BİLMEDE, SIRRI NEDİR? ÇOK MU GAYRETLİYİZ DÜNYA SONUNCUSU OLMAK İÇİN?
Bu ülkede ben hariç İngilizce kursuna giden (ben hayatta ehliyet dışında hiçbir şeyin kursuna gitmedim
orada da hocalık teklif ettiler zaten) kim olursa olsun benden daha fazla yabancı görmüş benden
daha fazla bir yabancıyla karşı karşıya kalmış insanlardır.25 yıllık İngilizce hayatım boyunca belki yıl başına
5 yabancı falan görmüşümdür. Ama gördüğüm her yabancıyla saatlerce sohbet etmişimdir. Peki bu saatleri
sağlayan nedir? Yıllarca haftada en az 3 gün gördüğüm şimdi bir takım yerlerde olduğu gibi güya İngiliz olan
İngilizce hocalarım mı? HAYIR Peki İngilizce düşünmek gibi bir beyinsizlik abidesi fikir mi? YİNE HAYIR
Çok okurum, zaman ve fırsat buldukça İngilizce dinleme yaparım, kendi kendime konuşurum(delilik emaresi)
çünkü camı kırıp acil durumda konuşacağım bir yabancıyı her canım çektiğinde bulamam, aklıma gelen bir
fikri geliştirip yazarım, bir seminer, konferansa vs. gidince İngilizce not tutarım. EEEEEE sonra da karşıma
bir yabancı gelince neden konuşamayayım yaaaa salakmıyım Allah(c.c) aşkına LÜTFEN YANİİİİ.
SADEDE GELİRSEK; TÜM İNGİLİZCE DÜŞÜNENLERE, TÜM ANLAYIP KONUŞAMAYANLARA, TÜM HAFTADA 5 GÜN KURSA GİDİP
MİNİ ETEKLİ VEYA CİNSİYETİ KARIŞIK MESLEĞİ NE OLDUĞU BELLİ OLMAYANLARLA 5 DAKİKA TANIŞAN AMA 5 DAKİKA
SONRA ANLAYIP KONUŞAMAYANLARA, TÜM BATI HAYRANI DOSTLARA HAYATTA BAŞARILAR DİLER, ÜLKESİNİN ADINA HALA
'TURKEY' DEMEKTE ISRAR EDEN BİR YABANCI GÖRÜNCE EVLİYA GÖRMÜŞ GİBİ ELİ AYAĞINA DOLANANLARA SAYGILARIMI
SUNARIM. SİZ BANA BAKMAYIN BENİ DE ASLA CİDDİYE ALMAYIN. HÜRMETLER EFENDİM.
NOT: Siz hiç SAYIN Cumhurbaşkanımızı İngilizce konuşurken dinlediniz mi? Ben dinledim. İngiliz gibi telaffuz etmiyor
Ama İngilizce konuşuyor neden çünkü dili biliyor. Siz hiç SAYIN Dışişleri bakanımızı İngilizce konuşurken dinlediniz mi?
Ben dinledim. İngiliz gibi telaffuz edemiyor ama konuşuyor ve herkes anlıyor. Peki neden çünkü dili biliyor. Demek ki
Ağız burun kıvırma odaklı şan dersi amaçlı kurslara gitmek yerine eğer şan dersi almak istiyorsanız konservatuara gidin.
En azından bir şey olursunuz. Ama sizin içinizden bazıları yine de beni kaale almayın. Aynen devam edin.
Mustafa Özay