Geri

İngilizcede ilk 30 saat

Geçmişten geleceğe uzanan ve insan yaşamının teknolojik olarak en ilkelinden
en gelişmişine kadar her türlü aşamasında yer alan dil faktörü, birkaç kelimelik
olanından insan genetik atlasını çıkarmaya, önüne gelen her şeyi anlamlandırmaya
fakat saçmalamadan kendi mantığı çerçevesinde ortaya koymaya çalışanına kadar
sonuçta belli eğitim ve süreçler silsilesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
Yabancı dil olgusu ise yine aynı dönemleri atlatıp farklı kişiler ve
kültürler arası ilişkiyi kurmak bağlamında aranan unsurlardan biri olarak
ve yaratıcının sizi birbirinizle kaynaşasınız diye farklı dillerde yarattım
sözünü teyid edercesine aynı amaçla aynı süreçlerde ortaya çıkmıştır.
Bütün toplumlar en az ikinci veya üçüncü vs dil veya dilleri bir şekilde bu
karşılıklı kaynaşma durumunu oluşturmak için kullanmış ve kullanacaktır. Bu anlamda Türkçe ve İngilizceyi100 rakamını baz alacağımız bir dil birikimi platformunda incelersek aşağıdaki sonuçlara varabilir miyiz? Ayrıca bunu, acaba ülkemizi en tepeden temsil edecek düzeyde kişi veya kişilerin bu 100 birimden sadece 30 birimiyle uluslararası platformda neler yapabileceklerini uygulamalı örneklerle ve güncel olanlarıyla vermeye çalışarak da görelim.
İngilizceye sıfırdan başlayıp sadece Türkçeyi lise son sınıf düzeyinde bilmekle
ilk 10 saatimizde:

İki ülke arasındaki ekonomik ve sosyal ilişkiler bölgedeki ve bölgeler arasındaki dengeler için çok önemlidir.
Ülkedeki ekonominin yapısal faktörlerinin analizleri tüm sektörler için hayati önemdeydi.

İlk 16 saatte:
Muhtemel bir devalüasyon olasılığı ihracatlarda bir artış ve dış açıkta azalmaya sebep olabilir.
Seçim sonuçlarıyla ilgili muhtemel problemler ülkemizdeki demokrasinin ve anlayış ortamının gelişmesine katkıda bulunabilir.

İlk 30 saatte:
Bölgede herhangi bir uluslararası çaba olmaksızın hiçbir ülke, bir ilerleme gösteremez.
Biz bu bölgedeki halkların problemlerini yıllardır biliyor ve çözüm için öneriler geliştiriyoruz.
Biz yıllardır Filistin halkının sorunlarını ve çözüm yollarını ve bu halkın acılarını iyi anlıyoruz.
Orta doğudaki bölgesel ve ülke bazlı değişim sorunları gelecek yıllarda bazı ülkelerin öncülük misyonlarını belirleyecek.
Burada örnekleri artırmak ve yüzlerce örneğe dönüştürmek sorun değil ama fikir vermek açısından yeterli sanırım.
Ben sayın temsilcilerimizin misyon sahibi ve medeni cesareti de olan ve yüksek dozda olan kişiler olduğuna inanıyorum. Yıllar önce uluslararası bir toplantıda olanları izlediğimde acaba dedim büyüklerimiz sadece bizim ele aldığımız 30 saatlik İngilizceyi görmüş olsaydı ve her söylediğinde yukarıdaki cümleler gibi cümleleri ifade etme amacı ve niyetinde ve benim de öyle algıladığım ama elindeki dil enstrümanı sadece meşhur olmuş sözü olan bir kişi olarak neler yapabilirdi diye düşünüyorum.
Yanındaki şahsa örneğin; “Biz Filistinlilerin sorunlarını onların din kardeşi olarak çok daha iyi anlayabiliriz.”
Veya;
“Ülkeniz bu bölgedeki barış çabalarına daha fazla katkı verebilir veya aramızdaki hiçbir farklılık bölgede daha iyi bir ilişkiler zincirinin oluşumunu etkilememeli.” cümlelerini sadece 30 saatlik bir dil kursuyla kurabilmesini veya katıldığı diğer toplantılarda örneğin; “Ülkemizdeki yıllık büyüme oranları tüm dünyada bir gelişme örneği olarak bulunmaktadır.” cümlesini veya “Türk lirasındaki değerlenme bizim için bir onur ve gelişme göstergesidir” cümlesini
“Muhtemel devalüasyon politikaları şu an için proğramlarımızda önemli bir konumda değildir” cümlesini “Avrupadaki ekonomik ve birlik gelişimlerine göre para politikalarımızı belirleyebiliriz” cümlesini “Devlet başkanlarıyla olan toplantılarımızda dünyadaki ve bölgesel düzeylerdeki politikaların uygulama sorunlarını ele aldık” cümlesini kurabilmesini ve hayran kaldığım o medeni cesaretiyle de kesinlikle kuracağını düşünüyorum.

Şimdi sorulması gereken soru, yıllarca süren güya eğitimleri sonucunda tanışmaktan öteye geçilemeyen sadece yazmaya okumaya güya dinlediğini anlamaya yönelik, bireyleri güya bu 3 düzeyi sanki yapıyormuş gibi İngilizce düşünemedikleri için konuşamamakla---sanki diğer üçünü yaparlarken İngilizce düşünüyorlar da konuşmaya gelince düşünemiyorlar diye bir de değişik durumlara sokan---suçlayan bazı kurum veya kişiler yukarıda verilen örnek cümleleri sıfırdan başlayan insanlara 4 düzeyde kurdurabilirler mi acaba? veya en iyi öğrencileri kaç saat veya kaç yıl dil dersinden sonra bu cümleleri kurabilir.
Hep söylediğimiz gibi dünyanın her ülkesinde tanışmak sadece 5 dakika sürer örneğin bir yabancıyla tanıştınız veya tanıştırıldınız. Gereken cümleleri kurdunuz ve o 5 dakika geçti sonra belki biraz daha konuştunuz ve örneğin belki
samimi bile olup... “you are kidding” yani “şaka yapıyorsun” veya “that blows my mind” yani “aklım almıyor” veya “you are taking it out of context” yani “lafı başka yere getiriyorsun” veya “oh, my goodness” yani “aman yarabbi” veya “hosanna!” “şükürler olsun” veya “thanks be to god” yani “hamdolsun” veya “let go of that” yani “bırak gitsin” veya you “look like a million” yani “çok şıksın”  vs vs demeyi hatta birkaç argoyu “you are all dolled up” yani “iki dirhem bir çekirdeksin” demeyi de biliyorsunuz diyelim yani en fazla 5-6 kelimelik bilemedin yardımcı fiillerle 8 kelimelik en fazla cümleler. Peki sonra ne olacak örneğin Türkçede tanıştığınız birine ne kadar zaman sonra “iki dirhem bir çekirdeksin” dersiniz. Örneğin ben tanıştığım insanlara kolay kolay “sen” diye hitap edemem oysa ülkemizde insanlar karşısındakiyle çok kolay “sen” diye hitap ederek konuşabiliyorlar. Bu samimiyet mi yoksa görgüsüzlük mü veya görgü mü? Benim yıllardır tanıdığım halde hala siz diye konuştuğum ve bana da öyle hitap eden insanlar vardır. Acaba ben ve onlar çok mu utangacız da birbirimize “sen” demiyoruz. Evet şimdi tekrar sormak gerekirse karşımıza biri geldi 5 dakika tanıştık ve gördük ki karşımızdaki, bazılarının alışık olduğu gibi geyik muhabbeti meraklısı biri değil yani sizinle konuştuğu zaman tanışma faslından sonra yukarıda değindiğimiz gibi samimi olmadan önce belki soru cevap şeklinde bilgi edinmek isteği içinde, konuşmaya ihtiyacı olan biriyse o zaman ne olacak?

Veya her türlü geyik muhabbetini yapıyor olsanız da 8 kelimeyi geçen cümleler kurmak zorunda kalacağınız veya daha az kelime olsa da kurallı şekilde bilgi verici veya içinde açıklama, tanımlama, betimleme örnekleme olan cümleler kurmanız gereken normalde normal yaşamın unsuru olan cümleler kurmanız gerekeceği zamanlar geldiğinde ne yapacaksınız? Bütün o boşluk doldurmaların, kalıpmış gibi
görünen aslında öyle olmayan ve hemen cevabının ağzınızda olduğu alışıldık cümlelerin sorulmadığı, gelmediği anlar yaklaşıp kapınızı çalınca ne olacak? Ben bazen öğrencilerime “İngilizceye sıfırdan başlayıp 10 saat sonra 15-20 kelimelik cümleler kuracağınıza inanır mısınız?” Dediğimde “Hocam biz Türkçede bile o kadar uzun cümle kuramıyoruz” diyorlar. Peki ne olacak şimdi?
6 veya 8 aylık dil programları size iyi tanışmayı veya renkleri veya sayıları belki öğretir ama renk öğrenmek için sayı öğrenmek için 8 ay kursa gitmek, birisi bana “where are you from” desin diye ağzım açık bekleyeceğim diye aylarca gittiğim kursların güya konuşma kulüplerinde en fazla 5 dakika tanışıp biraz da günlük konuşma ezberleyeceğim diye gidip gelmek mantıklımıdır. Fononun konuşma kılavuzunda en fazla 20 lira verip edineceğim bilgiler için 10 ay senet ödemek mantıklımıdır. Bir fransıza, “Birçok gayrimenkulü olsa bile hangi amaçlar için bekar bir Türke sadece bekar olduğu için vize vermiyorsunuz, oysa sizin vatandaşınız cebinde ondan bundan borç aldığı parayla ve ülkenizde işsiz olduğu halde buraya gelebiliyor. Sizce bu sizin insan hakları anlayışınızla paralel mi?” cümlesini hangi kurum kaç saatte katılımcısına kurdurup sordurabilir.
Veya bir Amerikalıya, “İnsan hakları evrensel beyannamesinin yapıldığı yılları düşündüğümde kızıl derili kabilelerinin bu konu hakkındaki yorumlarını tabii kaldıysa bilmek isterdim ne dersiniz” cümlesini kaç satte kurdurabilir. Veya “Irak’a gelen insan hakları, inanın tüm dünyanın ibretle izlediği medeniyet görüntülerine sahne oluyor” cümlesini kaç saatte kurdurabilirler? Veya bir Alman’a “Bir zaman
makinesi yapıp 1936 ya gitseydik elimizde imkan da olsa hitlerle bir an için yalnız kalsaydık 50 milyon ölen insan için ne yapmak isterdiniz?” cümlesini kaç saatte kurdurabilirler?
Veya bir İsrailliye, “Filistin sorunu sizin için insani bağlamda mı dini etik bağlamında mı ele alınması gereken bir sorun?” cümlesini kaç saatte kurdurabilirler?

Veya bir Rus’a, “Soğuk savaş döneminde Sibirya’da insan çiftlikleri kurulduğu
doğru mu? cümlesini sormak istemezmisiniz? Ben karşılaştığım yabancılarla, onların da bizi görünce tırsarak yaklaşmalarına sebep olan yıllarca kendilerini etten canlılar gibi görenler gibi değil de normal birisi medeni bir insan gibi yaklaşıp bu şekilde sohbetler ederim. Onlar da ister inanın ister inanmayın cevap verirler çünkü sizde hata diye gördükleri şeyleri sordukların da buna cevap verip üstüne bu bahsettiğim cümleleri kurduğunuzda cümleye biraz ortaç biraz cümlecik eklediğinizde sohbet doyumsuz oluyor deneyin.
Şimdi bu yanlış mı? Kim böyle sohbet etmek istemez? Peki bu cümleleri kurmak için ne kadar beklemek gerekir? Sizin İngilizce bildiğinizi gören bir yabancı bazılarının sandığı gibi “sizinle hemen yemek yemek istemiyor” veya “otele kapanmak istemiyor” veya “gezip tozmak istemiyor” sorulan sorular doğuya gidip gitmediğiniz veya ermeni sorunu hakkında ne düşündüğünüz veya bu kadar işsizlik varken neden herkes son model telefonlar kullanıyor? gibi şeyler yani adamlar bazılarının yaptığı gibi yaz tatilini sahilde malak gibi yatıp kızarana kadar yanmak olarak görmüyor. Buraya geliyorlar gözlemlerini ve tatillerini yapıp gidiyorlar. Tabii bu sorulara siz anlamamış gibi hava ne kadar güzel değil mi? veya ikinci defa evli misiniz bekar mı? veya bu elbise size ne kadar yakışmış? veya buraya yakın manzaralı bir yer var gidelim mi? dediğinizde sizce ne tepki verebilirler.
Sonraki yazı ilk 60 saat veya 31-60 saatte neler söylenir.